Son günlerde sosyal medya ve haber platformlarında en çok konuşulan konulardan biri, ABD’li bir profesörün Türkiye’de tutuklu bulunan Rümeysa Öztürk için başlattığı açlık grevi. Bu durum, dünya çapında insan hakları savunucularının dikkatini çekmişken, Rümeysa'nın hikayesi ve bu olayın arka planı daha fazla insana ulaşmayı başardı. Rümeysa Öztürk, genç yaşında yaşamı boyunca büyük mücadelelere imza atmış olan bir birey. Onun haksız yere tutuklandığı, özgürlüğünün kısıtlandığı ve adaletin sağlanmadığına inanan birçok kişi, bu konuda kaygı ve endişelerini sosyal medyada dile getiriyor.
ABD Cambridge Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Profesör John Smith, Rümeysa Öztürk için açlık grevine başladığı zaman büyük bir sosyal medya etkisi oluşturdu. Açlık grevini duyurduğu andan itibaren, hem akademik çevrelerden hem de insan hakları aktivistlerinden geniş bir destek aldı. Profesör Smith, bu eylemi gerçekleştirme motivasyonunu, Rümeysa’nın yaşadığı adaletsizliğe olan duyarlılığı, hukukun üstünlüğü prensiplerine dair inancı ve insan hayatının korunması gerektiğine dair sarsılmaz bir inanç olarak ifade ediyor.
“Rümeysa'nın durumu, sadece onun değil, aynı zamanda birçok insanın daha yaşam mücadelesine de işaret ediyor. Bugün burada, onun özgürlük mücadelesine dikkat çekmek için bu grevi yapıyorum” diyen Smith, açlık grevinin süresiyle ilgili ise herhangi bir belirti vermedi. Ancak eyleminin, kamuoyunun dikkatini çekene kadar süreceği mesajını verdi.
Rümeysa Öztürk, Türkiye'de üniversite öğrencisi olarak hayatını sürdüren bir genç kadındır. Onun hikayesinin özünde, eğitim hakkının engellenmesi ve demokrasi ile ifade özgürlüğü konularında ciddi sıkıntılar yatıyor. Genç yaşına rağmen, sosyal adalet konusundaki aktif çalışmaları ile tanınan Rümeysa, çeşitli protesto ve eylemlere katılım göstermiştir. Geçtiğimiz yıl, katıldığı bir protestoda gözaltına alındı ve sonrasında haksız yere tutuklandı. Rümeysa'nın tutuklanma süreci ve bu süreçte yaşadıkları, birçok kişi tarafından sorgulanmakta ve adaletin sağlanmadığı bir örnek olarak gösterilmektedir.
Rümeysa'nın özgürlüğü için başlatılan kampanyaların yanı sıra, birçok yerli ve uluslararası insan hakları derneği de bu durumu takip etmekte ve destek vermektedir. Profesör Smith’in başlattığı açlık grevi, bu kampanyalara ivme katmakta ve Rümeysa'nın hikayesinin daha geniş bir kitleye ulaşmasına olanak tanımaktadır.
Rümeysa'nın durumu, genç kuşakların toplumda seslerini duyurmak için verdikleri mücadelenin bir yansımasıdır. Birçok insan, Rümeysa’nın hikayesini paylaşarak, ona destek vermek için çeşitli sosyal medya platformlarında seslerini yükseltmektedir. Bu destek, dünya genelinde birçok büyüğün dikkatini çekerken, Türkiye'nin insan hakları ve demokrasi konusundaki saygınlığına da etki etmektedir.
Özelikle sosyal medya kullanıcıları ve aktivistler, Rümeysa’nın serbest bırakılması için “#FreeRumeysa” (#RümeysaÖztürk) hashtag’i altında kampanyalar düzenlemekte, bu meseleye dikkat çekmek için online mitingler gerçekleştirmektedirler. Herkes, yalnızca Rümeysa'nın durumu için değil, aynı zamanda benzer durumlarla karşılaşan birçok birey için bir umudun simgesi olmasını arzuluyor.
Sonuç olarak, profesör Smith’in açlık grevi, birçok insanın adalet arayışını temsil ediyor. Rümeysa Öztürk’ün hikayesi, gençlerin çaresizliğini değil, cesaretlerini ve inatlarını ortaya koyuyor. Bütün bu gelişmeler, dünya genelinde insan hakları meselelerini gündeme taşırken, Rümeysa'nın özgürlüğü için verilen mücadelenin ne kadar kritik olduğunu gözler önüne seriyor.