Son dönemde artan jeopolitik gerilimler, Türkiye’yi daha aktif bir diplomasi yürütmeye yönlendiriyor. Bu kapsamda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de önemli bir güvenlik zirvesi düzenledi. Zirve kapsamında İsrail ve İran arasındaki çatışmaların uluslararası güvenliğe yansımaları ele alındı. Zirveye, bakanlar, güvenlik danışmanları ve konusunda uzman isimler katıldı.
İsrail ve İran arasındaki gerilim, köklü bir geçmişe dayanmaktadır. 1979 yılında İran İslam Devrimi ile birlikte, her iki ülke arasındaki ilişkiler ciddi bir biçimde bozulmuş ve düşmanlık haline dönüşmüştür. Bu tarihten itibaren İran’ın bölgedeki Şii etkisini artırma çabaları ve İsrail’in güvenliğine yönelik tehdit algıları, sürekli bir gerginliğe zemin hazırlamıştır. Her ne kadar iki ülke arasındaki çatışmalar siyasi ve askeri boyut kazanmış olsa da, son dönemde bu çatışmanın ideolojik ve dini boyutu da öne çıkmaya başlamıştır.
Zirve esnasında, katılımcılar, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarını ve İran’ın yanıtlarını değerlendirerek, bu gerginliğin nasıl uluslararası güvenliği tehdit ettiğini tartıştılar. Türkiye, bölgedeki istikrarı sağlamak için arabuluculuk rolünü üstlenme gerekliliğini vurguladı.
Türkiye, jeopolitik konumu itibariyle hem Ortadoğu hem de Avrupa için stratejik bir öneme sahiptir. Beştepe'deki güvenlik zirvesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bu süreçteki rolünün önemine dikkat çekerek, “Bölgedeki tüm ülkelerle diyalog içinde olmalıyız, bırakın silahların sesini, diplomasi masasında sorunlarımızı çözebiliriz,” ifadelerini kullandı. Zirvenin bir diğer önemli noktası, potansiyel çatışmaların önlenmesine dair atılacak adımlardı.
Zirvede, özellikle Suriye üzerindeki etkilerin de göz önünde bulundurulması gerektiği belirtildi. Hem İsrail'in hem de İran'ın Suriye’de mevcut olan güç dengelerini kullanarak karşılıklı olarak askeri faaliyetlerini artırmaları, Türkiye'nin endişelerini artırmakta. Bu süreçte, Türkiye’nin Suriye’deki varlığını güçlendirmesi ve bölgedeki diğer aktörlerle daha sıkı işbirliği yapmasının gerekliliği de vurgulandı.
Etkili bir güvenlik politikası oluşturmanın yanı sıra, konuşmacılar, Türkiye’nin arabulucu rolünü nasıl güçlendirebileceği üzerinde de durdular. Diplomatik yolların bir öncelik olması gerektiği vurgulandı ve Türkiye’nin bu bağlamda bir inisiyatif alarak uluslararası platformda daha aktif bir rol üstlenmesi gerektiği ifade edildi.
Türkiye’nin bu tür zirveleri, yalnızca kendi iç güvenliği için değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel barış için de kritik öneme sahiptir. Özellikle Ortadoğu’daki gerilimlerin ve çatışmaların, Türkiye gibi bir NATO üyesi ülke için oluşturduğu riskler göz önüne alındığında, bu toplantıların önemi bir kat daha artmaktadır.
Sonuç olarak, Beştepe'de düzenlenen güvenlik zirvesi, Türkiye’nin uluslararası arenada daha aktif bir rol üstlenme hedefinin bir yansımasıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde yapılan bu tür toplantılar, sadece mevcut durumun analizi için değil, aynı zamanda geleceğe yönelik politikaların belirlenmesi açısından da büyük bir fırsat sunmaktadır. Türkiye’nin bölgedeki barış ve istikrar için oynayacağı rol, tüm dünyanın dikkate alması gereken bir mesele haline gelmektedir.