Son günlerde İsrail basınında yayımlanan iddialar, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'a yönelik önemli bir diplomatik hamle yapmayı planladığını ortaya koyuyor. Bu hamle, özellikle 2023 yılında İslam Devrimi'nin 100. yıl dönümü dolayısıyla daha da dikkat çekici hale geliyor. Trump, bu bağlamda İran'a "son şans" teklifinde bulunarak, Tahran yönetimi ile Washington arasındaki gergin ilişkileri düzeltme yolunu arayabilir. Peki, bu teklif ne anlama geliyor ve uluslararası arenada nasıl yankı bulacak?
Trump'ın İran'a böyle bir teklif yapma kararı, birkaç temel unsura dayanıyor. Öncelikle, Trump yönetiminin döneminde uygulanan sert yaptırımlar ve İran'ın nükleer programına yönelik itirazlar nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkiler önemli ölçüde gerilmişti. Ancak, bölgede yaşanan tırmanmalar ve düşen enerji fiyatları, belirsizliklere yol açtı. Trump, bu bağlamda, hem müzakere masasına dönmeyi hem de İran’ın nükleer silah edinme çabalarını engellemeyi hedefliyor.
İkinci bir neden ise, Trump'ın iç siyaset perspektifidir. İran'a yapılacak bu tür bir teklif, Trump'ın yeniden başkanlık yarışı için gereken destek ve sempatiyi kazanma çabasının bir parçası olabilir. Özgürlük mücadelesi veren ve nükleer silah tehdidi ile karşı karşıya kalan bir ülke imajı, seçmen nezdinde Trump'ın siyasi sermayesini artırabilir.
İran, tarihsel olarak dışarıdan gelen her türlü teklife şüphe ile yaklaşmış olsa da, mevcut durumunu göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapması gerekecek. Uluslararası ilişkiler uzmanları, İran'ın böyle bir teklife olumlu yanıt vermesinin, ülkenin izolasyonunu sona erdirme yolunda bir adım olabileceğini ifade ediyor. Ancak, Tahran'ın herhangi bir anlaşmayı kabul etmeden önce, taleplerinin dikkate alınmasını ve kendi ulusal güvenlik endişelerinin göz önünde bulundurulmasını isteyeceği düşünülüyor.
Trump'ın sunacağı “son şans” teklifinin içeriği henüz netleşmemişken, uzmanlar bu teklifin nükleer anlaşmanın yeniden gözden geçirilmesi, yaptırımların hafifletilmesi ve diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesi gibi unsurları içerebileceğini öngörüyor. Ancak bu noktada, İran’ın nükleer programı üzerindeki kontrol talebinin yanı sıra, ABD'nin Orta Doğu'daki askeri varlığına ilişkin kaygıları da gündeme gelecektir. İran, bu gelişmeleri değerlendirirken, uluslararası müttefiklerinin ve rakiplerinin tepkilerini de dikkate almak zorunda kalacak.
Sonuç olarak, Trump'ın İran'a "son şans" teklifinin uluslararası ilişkilerde ne gibi etkiler yaratacağı henüz bilinmiyor. Ancak bu hamle, çok sayıda aktörün gözünü üzerine çevirdiği bir süreç başlatabilir. Gideceği yön, hem Trump hem de İran için belirleyici bir dönüm noktası olabilir.