Son dönemde Afganistan'da yaşanan gelişmeler, kadınların toplumsal ve kültürel alanlardaki rollerini sona erdirme çabasıyla dikkat çekiyor. Taliban, ataerkil ideolojisi doğrultusunda kadınların eğitimi ve ifade özgürlüğünü kısıtlamak için çeşitli yasaklar getirmeye devam ediyor. Bu sefer, kadın yazarların eserlerine yönelik büyük bir sansür uygulanarak, onların seslerini susturmayı hedefliyor. Bu durum, sadece Afganistan'da değil, dünya genelinde kadınların edebiyat alanındaki katkılarını ve toplumsal söylemlerdeki yerlerini sorgulatıyor.
Geçmişte eğitimde olduğu gibi, edebiyat alanında da kadınların engellenmesi uzun yıllardır süregelen bir problem. Taliban, 1996-2001 yılları arasında kadınları kamu yaşamından dışlarken, günümüzde benzer stratejilerle kadın yazarları hedef alıyor. Son yasaklarla birlikte, kadın yazarların kitapları piyasadan çekilmekte ve eserlerini yazmaları, yayınlamaları imkânsız hale gelmektedir. Bu yasaklar, Taliban'ın toplum üzerindeki kontrol mekanizmalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Kültürel üretim alanında kadınların sesini boğmak, Taliban'ın ideolojik hedefleriyle örtüşüyor.
Buna rağmen, yasakların arkasında yatan ideolojik düşüncelerin kadınları ne kadar susturabileceği büyük bir tartışma konusu. Kadın yazarlar, kendi hikayelerini ve deneyimlerini yazma kararlılığını sürdürüyor. Sosyal medyada ve uluslararası platformlarda seslerini duyurmak için mücadele eden birçok kadın, bu yasaklara direniş gösteriyor. Aslında bu durum, sadece Afgan kadınları için değil, dünya genelindeki kadın yazarlar için de bir dayanışma çağrısı niteliği taşıyor. Kadınların fikirlerini paylaşmaları ve ifadelerini özgür bir biçimde tüketicilere ulaştırmaları, toplumsal değişimin içindeki en önemli adımlardan biridir.
Sonuç olarak, Taliban’ın kadın yazarlara karşı uyguladığı yasaklar, sadece birkaç kitabın yasaklanmasıyla sınırlı değil. Bu durum, erkek egemen sistemin ve otoriter rejimlerin düşünce ve ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlayıcı etkilerini gözler önüne seriyor. Kadınların yalnızca yazılı olarak değil, toplumsal yaşamın her alanında etkin olmalarının önüne geçilmeye çalışılıyor. Ancak tarih, kadınların her zorlukla birlikte yeniden dirilişlerinin de hikâyelerini yazmaktadır. Bu nedenle, kadın yazarların eserlerine yönelik yasaklar, aslında onların direnişinin ve seslerinin daha güçlü bir şekilde yükselmesine yol açabilir.